10 Şubat 2017 Cuma

Hoşçakal Kuki


Hayatıma ne sebeple ve nasıl katıldığını inan hatırlamıyorum.
Anne hep unutkan işte küçük kızım .
Tek bildiğim beni sonsuz mutlu ettin.
Seni hesaba katmadan çıkılamayan tatiller, gidilemeyen basit bir ev ziyareti,
seni de eklemeden yapılamayan kardeşe yolculuklar...

Ve kazanan hep sen olurdun.
Ya tatil iptal olurdu çünkü, senin dilinden anlayacak ve seni çok sevecek biri  olsa bile,
kıyamazdım seni bırakmaya.

Dostlar 'gel şurada kahve içelim' dediğinde 'kuki yalnız evde olmaz' derdim.
Kuki korkar.!
Kuki açtır şimdi beni bekler.
Kuki kapının arkasında eve geliş saatim geçerse saatlerce betonda bekler.

....
Ah benim düğme burunlu şımarık kızım.
Sen beni bıraktın gittin.
Direnemedin daha fazla, anneyi çok üzdün. :(
Şimdi evi baştan sona sensiz haline dizayn etmek zorundayım.
Masada yemek yerken aşağıda mızmızlanan obur kızım yok artık.

Seni sevmeme izin verdğin ve dünyada beni seçtiğin için teşekkür ederim küçük can'ım...
Hoşçakal...

21 Ocak 2017 Cumartesi

Neden Ayıp Şeyleri Konusuyoruz

Eskiden ' sözcüğü var ya, daha nesil bile olamamış çoluk çocuğun dilinde.
Ben o eskiden mi yoksa 30-40 lıların kafasındaki eski mi bilemem fakat , eskiden konuşulmayan bi sürü ayıp şeyi neden bu kadar konuşur olduk aklım almıyor.

Eskiden  'kadın ' bir insandı kısmen de olsa yani genel olarak.Şimdi memesi olan ,tahrik eden,öyle giyinen, böyle giyinen, bol bol çocuk doğurması gereken ama aynı zamanda hamile olarak sokağa çıkması 'ayıp ' olan,kahkaha atınca 'fahişe'olan...

 Kadın eskiden de kadındı ama böyle terimlerle işaretleyince,başlıbaşına ayıp bir şeymiş de, herkesin bildiğini bilmeyen birinin utancıyla başını öne eğen bir vatandaş durumundayım.

Hepimizin elinde olmayan ve seçme şansımızın olmadıģı fakat  ait oldugumuz bir
ırk, bir din,bir mezhep, bir cinsiyet ,bir dil var.Bu terimleri de isaretlediğinizde çok zalim ve ayıp geliyor bana.
Bunların insan öldürmek için yeterli sebepler olduğu bir çağ dayanılmaz.

''Bastığın yerin,iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur'' der Kafka.
Biz mutluluğu hep kırıklardan toplayıp bir şeye benzetmeye çalışanlar, biz öğretilerden,kalıplardan,
ve kavgadan kurtulamamış yaralı büyükler.
Eyvallah.